İlk iki yazımızda jiu-jitsunun ne olduğuna ve kurallarına değinirken, artık mindere adım atma zamanı geldi. Gündemimizde adabımuaşeret, kuşakların anlamları ve elbette biz sefil fanileri dev aynasında gösterip pabucunu ters giydirebilen belalımız, kısacası egomuz var.
Bu saydıklarımın her biri aslında kendi başına bir yazı konusu ancak siz bugünkü metne bir nevi girizgâh olarak bakın. İleride belki detaylıca değiniriz…
Japonya’da doğan jiu-jitsu Brezilya’ya göçüp oradan da tüm dünyaya yayılırken, filizlendiği toprakların sosyokültürel niteliklerine has saygı, hiyerarşi ve disiplin gibi tohumları da yanında taşıdı.
Gelenek, mindere atılan daha ilk adımda tezahür eder; mata çıkan sporcu, kollar vücuda yapışık, başını hafif eğerek Japon usulü selamda bulunarak, sanatı öğrendiği alana saygısını sunar. Ardından minderde bulunan herkesle teker teker tokalaşır.
Ders, sporcular kuşak seviyelerine göre hocanın karşısında sıralanıp topluca selamlaştıktan sonra başlar. Roll’da ise rakipler boğuşmaya ‘fist bump’ ile başlar, raunt bitiminde de el sıkışıp ayrılırlar.
Dersin sonunda sporcular yeniden seviyelerine göre sıralanıp önce hocayla, ardından birbirleriyle teker teker selamlaşıp alandan ayrılır.
BJJ’de 6 kuşak var. Bunlar sırasıyla beyaz, mavi, mor, kahverengi, siyah ve kırmızıdır. Jiu-jitsu’ya başlayan sporcu beyaz kuşaktır. Ustalığa ulaşan siyah kuşağa hak kazanır. Kırmızı ise sporda duayenliğe ulaşabilmiş küçücük bir azınlığın sahip olduğu kuşaktır.
Küçük bir parantez açarak belirtmeliyim ki, bir mavi kuşak olarak beyaz ve mavi hakkında yazdıklarımı teyit edebilirim, ancak mor ve üstü için BJJ literatürü ve büyüklerimin yalancısıyım.
Yazıyı buraya kadar okuduysanız, “Tüm bu kurallar, hiyerarşi, gelenek, teferruat vs… ne anlama geliyor be kardeşim” diye bir sitemde bulunabilirsiniz. Mata çıkıp paşa paşa sporumuzu yapıp evlere basitçe dağılsak olmaz mıydı? Söz konusu bir mücadele sporu olmasaydı olurdu. Ancak mindere ayak bastığımızda oraya egomuzu da taşıyoruz. Atalarımız ne güzel demiş ‘insan çeşit çeşit, yer damar damar’ diye…
Jiu-jitsu evvela bir sistemdir; engin teknikler yelpazesi ve karmaşık oyun olanakları içeren, merkezinde insanın olduğu; çıraklığı zor ve yıpratıcı, ustalık yolu meşakkatli bir sistem. Burada ucuz edebiyat yapmak istemiyorum ancak yine de söyleyeceğim: bu zahmetli yolda yürürken, hayatta olduğu gibi mutluluk, hayal kırıklığı, yılgınlık, sevinç gibi bilumum insani duyguları taşıyor ve yaşıyoruz.
Hepimiz farklı karakterlere sahibiz ve bazılarımız diğerlerimizden daha fevri olabilir veya olumsuz duygularını dizginlemekte beceriksiz olabilir. Adem evladının kazanma hırsını o güzelim suratının matlarda paspas edildiği başarısız denemeleriyle harmanlayınca, agresyon ve sakatlanmalarla sonuçlanabilecek patlayıcı bir karışım elde ederiz... Takdir edersiniz ki toksik ve kaotik bir ortamda ne spor yapmak ne de o idmandan herhangi bir verim elde etmek mümkün olur.
Hiyerarşi, kurallar ve ritüeller işte burada devreye giriyor. Bunlar renk olsun diye oluşturulmuş folklorik formaliteler değil. Hepsinin birer işlevi var. Kuşaklar hoca öğrencisinin seviyesini belirleyebilmesi için olduğu kadar, öğrencinin hiyerarşi içerisinde yerini ve seviyesini bilmesi içindir.
Selamlaşma saygı ve mütevazılığın ifadesidir: mindere efendice çıkılır. Minderde yaşanan minderde kalır! Şairin dediği gibi, no hard feelings... Herkes hata yapabilir ancak kötü niyete de yer yoktur.
Hepimiz minderi kendimizi geliştirmek ve altımızda olanların gelişimine gerektiğinde yardım etmek için paylaşıyoruz. Çizilen asgari çerçeveye uyulunca topluluk organik bir makine gibi ahenk içerisinde hareket edip gelişir!
Jiu-jitsuya henüz başlamamış biri olarak bunları okuyorsanız, kafanızda askeri bir kamp canlanmasın. Ben de şahsen idman günü İstanbul’da metroya binince Mançurya cephesinin yolunu tutmuyorum. Tabii ki salonuma spor yapıp eğlenmeye gidiyorum.
Artık dünyada ve Türkiye’de jiu-jitsu çoğunlukla sportif amaç için öğreniliyor. Dojo kuralları birçok yerde yukarıda anlattıklarımdan artık hem daha esnek hem de çağımıza ve kültürümüze daha uyumlu. Ancak topluluğun sağlıklı iletişimini ve dojo disiplinini sağlayacak asgari kurallar çerçevesi her zaman olacaktır ve doğrusu da budur!
Jiu Jitsu salonumuzu ziyaret eden üyelerimizin bizimle paylaştığı görüşleri okuyun.
Having the experience of training at 5 different gyms in Istanbul. I'll rate submission only as the best option, the instructors are young but proficient. What makes the real difference amongst others in my opinion. Is that the guys here are genuinely passionate about the sport. The Hanay brothers, posses the fury a combat sport athlete needs to advance. Without doubt 10 years from now on their consistency and dedication will pay its dividends. Good quality rolls and beautiful interior design. Worth a visit !
By far the best BJJ gym you can find in Turkiye. Highly informed, attentive instructors coaching with utmost professionalism. Warm and welcoming community. Hygienic and well-equipped gym.
One of the best Brazilian Jiu Jitsu academies in Istanbul. Owners/ coaches are very friendly and knowledgeable. No wonder they keep winning all the trophies 😃👏💪 but the most Important is that they know how to teach and pass the knowledge on. The gym is always clean and tidy, mats are of good quality too. Love to train there or visit for open mat where everyone is welcome.
State of the art gym. Very kind instructors. If you're looking for a place to get heelhooked, look no further!
I’m training at Submission Only with Yigit, Kaan , Okan and the team. The tuition is detailed and the trainers explain in detail every technique. The session starts off with a warm up run, different Jiu Jitsu warm up drills and then a specific drill such as open guard attack and defense.Then provisional rolling where you enhance your jiu Jitsu under the guidance of the trainers. Then some rolling. At the end of each class one is Saturated in perspiration. Great way to drop weight. The Submission Only team are friendly, helpful, know their jiu Jitsu and if you really want to learn about No Gi development, then Do Not Hesitate to train here, a great bunch of people who love Jiu Jitsu. I came from Australia.